Belirli bir yaştan sonra da çıkabilen bu küçük kahverengi lekeleri oluşturmak için özel çaba bile sarf ediyor.
Hiç kimsenin çillerle doğmadığını önceden belirtelim. Sonradan oluşan bu lekeler neyin nesi?
Araştırmalara göre çilin kökeni, İskandinavlara kadar uzanıyor.
Tarih öncesi dönemlerde, kaynaklarda karşılaştığımız çil, o dönemlerde de kelime anlamıyla yüzdeki lekeler anlamına geliyordu. İnsanlık tarihinin başlangıcına kadar uzanan çiller, asla yenidoğan bir bebekte görülmez.
Yani bu lekeler, doğuştan değil. Zamanla maruz kaldığımız Güneş ışınları, yüzümüzde lekeler oluşturabiliyor. Her insan UV ışınlarından dolayı çillere sahip olabiliyorken bu düşünceye bir yenisi daha eklendi.
Dermatolog Rachel Maiman, kızıl saçlı insanların genlerinden dolayı daha fazla çile sahip olduklarını söylüyor.
İyi ama doğuştan gelen bir şey olmadığına göre, bu nasıl mümkün olabiliyor?
MCR1 adındaki bir gene sahip olan insanların hem kızıl saçlı hem de çilli olduğu kanıtlandı. Elbette çillere sahip olmak için tek kriter kızıl saçlı olmak değil. Bizim bahsettiğimiz bir istisna. MCR1 adındaki bu gen, beyaz tenli ve Asyalı insanlarda görülüyor.
Peki bu gene sahip değilsek?
Yine de biraz Güneş ışığına maruz kalırsanız sizin de çilleriniz ortaya çıkabilir. Üstelik genetik faktörler ya da etnik köken farkı gözetmeden.
Ancak sağlık faktörünü de atlamamak gerek. Çünkü uzmanlara göre karaciğerde, hormonlarda ya da metabolizmada yaşanan sorunlar; cildin çillenmesine neden oluyor.